AZİZ ve MUHTEREM DOSTUM,
YOLUN NEREYE !
Sadi BAYRAM
Nereden geldim, nereye gidiyorum ?
Kendimi biliyor muyum ? Tanıyor muyum ?
Maziden gereken dersleri alıyor muyum ?
Geleceğe nasıl bakıyorum ?
Ezelde doğdum, ruhum hürdü, sonsuz uzaydaydım, yoktu bedenim,
Ebede giden uzun, sarp ve dikenli yolları asırlardan sonra aşabildim,
Bilinen geometrik noktadan 1943 yılının On Mart günü dünyaya ziyarete geldim,
Her halde bu dünyayı çok sevdim ki, bir türlü ayrılamadım,
Büyüdüm, geliştim, müessese kurdum, üniversite bitirdim, askerlik yaptım,
Eski eser Tescil uzmanlığıyla memuriyete atandım, evlendim, çoluk-çocuğa karıştım,
Yaptığım hizmetlerle, gazoz kapaklarından yapılmış madalyalarla doldu göğsüm,
Otuz sekiz yılı aşkın Türk kültürüne gönüllü hizmet ettim, mert bir er oldum,
Hizmetlerimi yaparken bir çok alkış aldım, herkes benim arkamda, destekçi sandım,
Geriye dönüp bir baktığımda, sisler içinde buğulu gözler, satırlarda kalmış hizmetler,
Altmışa dayandım, yaşlandım, Kültür ve Tescil Dairesi Başkanı oldum,
Böylece Evkâf ketebesinden bir yaz günü emekli oldum,
Bir tek çocuğumun gözünün içine baktım,
Şu liseyi bitirsin, üniversiteye girebilsin, dolayısıyla hayatını kazansın,
Elinde bir altın bilezik bulunsun, dünyanın bin bir türlü hali var, hayata hazırlansın,
Bizim de bu dünyada daha yapacak daha çok işimiz var.
Bıkmadan, usanmadan, ümit ile yola çıkarız,
Bir lokma ekmek için dinlenmeden gece-gündüz çalışırız,
Avrupalı çalışmasını ve dinlenmesini güzel prensiplere için muasır medeniyetlere erişti,
Biz ise, bir dostun hatırı için, onun gevezeliklerine katlanıp, saatlerce bomboş dinleriz,
Laklaka ile, peynir gemisini denizde yüzdürür, dünyada bir şey icat edemeyiz,
Kendimizi bilmeden, tanımadan, tartmadan büyük laflar ederiz,
Gerçeklerden ise, kedinin fareden kaçtığı hızla hâyâle dalar, ufuklara dalar gideriz,
Ellerimiz boşta, yüreklerimiz ağzımızda, gevezelikle büyük laflar da ederiz,
Hazinemiz tam takır, liramız olmuş bir pul, borç oldığımız yeşil dolarlarla oynarız biz,
Müslümanlık çalışmaktır, veren el alan elden daima üstündür, bu bir felsefedir,
Eğer gerçek ilim adamı isen, âlimin mürekkebi, şehidin kanından da üstündür,
Ancak dinsiz dediğimiz insanlar uzaya çıktı, aya gitti, bizler hâlâ yaya,
Kim doğru, kim yanlış, anlayamadım daha,
Bu dünya sahtekârların, yalancıların, mert olmayan insanların durağıdır,
Vergisini tam ödemeyen, daima zarar ettim diye ağlayan ticaret erbabının otağıdır,
Vergi oranları yüksek, Maliyeye Vergi yatırmak, kuyrukta beklemek ayrı bir bir dert,
Ölüden, kandan fazlaca kara deve alırız, çünkü bunlar galiba lüks harcamalara girer,
Gümrük duvarlarımız Avrupa Birliğine gireceğiz diye yedi yıl önce yıkıldı,
Avrupa Birliği gerici müslüman diye bizi kapısında kırk yıldır bekletiyor,
Kim bilir daha nice tavizler , Kıbrıs, Kürtçe, enflasyon, devalüasyon kapıda bizi bekliyor,
Saddam Hüseyin, Irak Savaşı, Amerika , Fransa ile Almanyayı buz gibi eritiyor,
Olan bize olıuyor, arkamızdan savaşa itiyorlar,
Ölürsen şehit, kalırsan gazi, borcunu biz öderiz diyorlar,
İkiyüz milyar dolar olmuş borçlarımız,
On yıl önce Irak savaşından kaybımızı unutuyorlar,
Bu savaşın esas sebebi petrol bölgesini elinde bulundurmak Conilerin,
Orta Asyaya bu şekilde hakim olmak, Mezopotamya'dan zıplama tahtası elde etmek,
Büyük Türkistan, Çin, Hindistan, Rusya ve Japonyaya meydan okumak,
Türkiye'nin kaderi de bunları bir dantel gibi ince ince işlemek...
Almanya'nın iki yüz yıl önce istediği Bağdad Demiryolları projesini,
İngilizler elde etti, elli yıl dayanamadı, kaçtı, Musul-Kerkük'ü korkudan terketti,
Misak-ı Milli Hudutları içindeydi Kerkük ve Musul, Lozan'da İnönü zorladı,
İngiliz politikası, Doğu Hind Kumpanyası ajanları işi isyanlarla halletti,
Osmanlı döneminde Ajan ve sonradan Sör unvanını alan Henry Layard temelini attı,
Neticede Basra, Bağdad, Kerkük ve Musul, İngiliz hegemonyasına kaldı,
Bağdad Paktı'nı rahmet ve şükranla andığımız Adnan Menderes zorladı,
Onun zamanında 1958 yılında Bağdad paktı, Cento'ya dönüşmek zorunda kaldı,
Bir müddet konu uyutuldu, Raman ve Batman'da petrol fışkırdı,
İngilizler bıraktı sahneyi Amerika'ya,
Çanakkalede omuz omuza çarpıştığımız, kardeşler birbirine düşman oldu,
Sağ ve sol vuruşması, komünizm ile millet birbirini vurdu,
Daha sonra Türk milletini bölüp parçalamak amacıyla,
Irkları birbirine düşürmek, Kafkas Dağlarının ardından gelen emirle şart oldu,
12 Eylül derken biraz sus-pus, Turgut Özal zamanında PKK . ayaklandı,
Kalaşnikoflar Moskovadan, Belçikadan, Bulgaristan kanalı ile aktı,
Ücretini uyuşturucu ticareti ile ödedi bir kısım Kürt Halkı,
Barzani, Talabani onlara el altından destek saldı,
İkinci Ordu Konya'dan doğuya kaydı, asker olaganüstü hal uyguladı,
Amerika tavşana kaç, tazıya tut dedi, İngiliz eski oyununa devam etti,
Fransız Cumhurbaşkanı hanımı ise, alkış tuttu,
İsveç, Danimarka, Hollanda petrol kokusu ile sarhoş oldu,
Halkları eroinle kendinden geçerken, silah tüccarları sevincinden uçarken,
Sıkıyönetimle yirmi yıl hemhal oldu Diyarbakır, Mardin, Cizre, Hakkari,
Mehmetcik, göğsünü siper etti, durdurdu bu hayasızca akını,
Otuz bin şehit verdik, ekonomimiz yıkıldı, ancak ayakta kalmasını bildik,
Rusya Suriye kanalı ile besliyordu Kürt milliyetciliğini,
Daha sonra Suriye bazılarının saltanatına korkudan yol verdi,
Moskova, Ermenistan, Roma, Atina derken Kenya'da filim koptu,
Aponun Ecevit zamanında Kenya'da yakalanması ile pilleri bitti.
Ecevit kazara oldu müzaffer, yıllardır göremediği unvana kavuştu,
Koalisyonlarla ülkeyi yönettik, siyaset artık mundar oldu,
Beş yıldızlı otellerden daha konforlu cezaevlerini adalarda donattık,
Batılıya hoş görünmek, Avrupa Birliğine girmek için idamı kaldırdık,
Ampul fazla yandı, yine de yaranamadık, iadeyi mahkeme kararını aldık,
Haçlı ruhu hiç bir zaman Avrupanın aklından çıkmadı,
Ketenpereye düştük, Kıbrıs, Oniki Ada, Giriti artık unutmak zorunda kaldık...
Arada unuttuk, İranla Irak on yıl savaştı, silâh fabrikaları hızlı çalıştı,
Almanya, Fransa, Belçika, Amerika kazancı kaptı,
Neticede barışa yöneldi, Amerika Irak'a, Kuveyte girmesine göz kırptı,,
Saddam Hüseyin Kuveyte girdi, bankaları, müzeleri talan etti,
Amerika hemen karşı çıktı bu işe, Turgut Özal bir koyar üç alırız dedi,
Türkiye otuz milyar dolar zarar etti, Amerika öderiz dedi,
Kuveyt bütün dünyaya imdat çağrısı yaptı,
Amerika ve silâh tüccarları yine paraları kaptı,
Onyıl geçti, Türkiyeye bir şey ödenmedi, küçüğk bir borcumuz galiba affedildi,
Yiner Kürt Mehmet Nöbete diyor Amerika, silâh-cephane kaydı güney-doğuya,
Ya Kürt devleti güneyde kurulacak veya Türkiye Harbe girecek,
Kıbrıs elden gidecek, İnsan Hakları ve Avrupa Birliği zoruyla bazıları Meclise girecek...
Nato çatırdıyor, Belçika, Fransa ve Almanya bu plana karşı,
Onlar da bu pastadan bir pay almak için dikleniyor, yeni bir plânla Amerikaya,
Üç-beş yıl sonra bütün gerçekler ortaya çıkacak, kim haklı, kim haksız belli olacak,
Kim biraz boçlanacak, kriz artacak, millet biraz daha fakirleşecek,
Amerikan halkı dünyaya hükmedecek, petrolün kontrolünü elinde tutacak !...
Barzani ve Talabani Irak'a hâkim olacak, Orta Asya'nın kontrolü Amerika'da olacak !..
Ülkemizde maalesef avcunu yalayacak....
Bugün Kurban Bayramının ikinci günü, kalplerimiz huzur dolu, ezelden ebede birlik yolu,
Onun için ölmesin insanlar, birlik, beraberlik içinde hep beraber yaşayalım,
Yıllardır birbirimizle nasıl kaynaştığımızı hatırlayalım,
Perveze, Zigetvar, Viyana, Budin, Plevne, Çanakkale, Sakarya'yı unutmayalım,
El ele, gönül birliği içinde, bu cennet ülkede ömrümüzce yaşayalım.
Çalışmak, ibâdettir, ahi ahlâkı ile hemhal olalım,
Bu güzel ülkeyi dürüst ticaretle hep beraber kalkındırmaya koşalım !...
Sadi BAYRAM,
Ankara 12 Şubat 2003,
|
